Travma Sonrası Stres Bozuklukları (PTSD)
Travma Sonrası Stres Bozuklukları (PTSD)
Travma sonrası stress bozuklukları, yaşanan olağanüstü bir olayın ardından ortaya çıkan ve bireyin işlevselliğini olumsuz etkileyen psikolojik bir durumdur. Travma sonrası bozukluğu olan kişiler, travmatik olayı tekrar yaşama, kaçınma, duyarsızlaşma ve aşırı uyarılma gibi belirtiler gösterirler. Travma sonrası bozukluklar, ergenlik döneminde de görülebilir. Ergenlik, fiziksel, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı hassas bir evredir. Ergenler, travmatik olaylara karşı daha savunmasız olabilirler ve travma sonrası bozukluğunun etkilerini daha şiddetli yaşayabilirler.
Ergenlerde travma sonrası bozuklukların nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkında psikoloji alanında yapılan pek çok araştırma bulunmaktadır. Bu araştırmaların bazıları, Türkiye'de yaşanan deprem gibi doğal afetlerin ergenler üzerindeki travmatik etkisini incelemiştir. Örneğin, Van depremini yaşayan 12.sınıf öğrencilerinin ?.2'sinde travma sonrası bozukluk belirtileri olduğu tespit edilmiştir . Bu öğrencilerde depresyon belirtileri ile travma sonrası bozukluk belirtileri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur . Ayrıca, bu öğrencilerin stresle baş etmek için çaresiz yaklaşım tarzını kullandıkları gözlenmiştir .
Psikoloji alanında travma sonrası bozuklukların tedavisinde kullanılan pek çok yöntem vardır. Bunlardan biri de bütüncül bir yaklaşımdır. Bütüncül yaklaşım, travma sonrası bozukluğun sadece psikolojik değil, aynı zamanda fizyolojik ve bireysel faktörleri de içerdiğini kabul eder. Bu yaklaşımda, sirkadiyen ritimler, uyku ve yeme bozuklukları gibi organik faktörlerin travma sonrası bozukluğun gelişimi ve seyri üzerindeki etkisi incelenir . Sirkadiyen ritimler, biyolojik saat olarak da bilinen ve vücudun uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen ritimlerdir. Uyku bozuklukları ise uyku kalitesi veya süresindeki anormallikleri ifade eder. Yeme bozuklukları ise yeme davranışında veya beslenme düzenindeki sapmaları tanımlar.
Sirkadiyen Ritim Bozuklukları
Sirkadiyen ritimler, biyolojik saat olarak da bilinen ve vücudun 24 saatlik döngüsünü düzenleyen fizyolojik süreçlerdir. Sirkadiyen ritimler uyku-uyanıklık döngüsü, hormon salgılanması, vücut ısısı gibi pek çok fonksiyonu etkiler. Travmatik bir olay yaşayan bireylerde sirkadiyen ritimler bozulabilir ve bu da TSB belirtilerinin şiddetlenmesine veya kronikleşmesine yol açabilir. Örneğin, travma sonrası stres bozukluğu olan lise öğrencilerinde sirkadiyen tercihlerin akşamcılığa kaydığı ve uyku kalitesinin düştüğü gözlemlenmiştir (Acar-Fidan, 2018). Bu durum hem akademik performans hem de ruh sağlığı açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Uyku bozuklukları, uyku süresi, kalitesi veya zamanlamasında yaşanan problemlerdir. Uyku bozuklukları TSB'nin hem bir nedeni hem de bir sonucu olabilir. Travmatik bir olay yaşayan bireylerde uyku bozuklukları yaygın olarak görülür ve bu da travmayı yeniden yaşama, duygudurum bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü gibi TSB belirtilerini tetikleyebilir veya artırabilir. Uyku bozukluklarının tedavisi TSB'nin iyileşmesine katkı sağlayabilir (Bilgiç, 2011).
Yeme Bozuklukları
TSB'li ergenlerde yeme bozuklukları da sık görülen bir komorbidite durumudur. Yeme bozuklukları, bireyin yeme davranışlarında ve vücut algısında bozulmalar yaşamasıyla tanımlanan bir grup psikiyatrik hastalıktır. Yeme bozukluklarının en yaygın tipleri anoreksiya nervoza (AN), bulimiya nervoza (BN) ve tıkınırcasına yeme bozukluğudur (TYB). AN'de birey aşırı kilo kaybı yaşar, vücudunu şişman olarak algılar ve yemekten kaçınır. BN'de birey kontrolsüzce yemek yer ve sonrasında kusma, laksatif kullanma gibi telafi yöntemleri uygular. TYB'de birey kontrolsüzce yemek yer ancak telafi yöntemleri uygulamaz.
TSB'li ergen bireylerde yeme bozukluklarının gelişmesinin altında çeşitli mekanizmalar yatmaktadır. Bunlardan biri travmatik olayın bireyin vücuduna yönelik olmasıdır. Örneğin cinsel istismara uğrayan ergenlerde vücut imajı bozulabilir, vücudunu cezalandırmak veya korumak için yeme davranışlarını değiştirebilir. Bir diğer mekanizma ise travmatik olayın bireyin duygularını düzenleme yeteneğini etkilemesidir. Travmatik olaya maruz kalan ergenlerde duygusal tepkiler aşırı veya azalmış olabilir, duygularını ifade etmekte zorlanabilirler. Bu durumda yeme davranışları duyguları bastırmak veya rahatlamak için bir baş etme yöntemi olarak kullanılabilir.
Yeme bozuklukları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Anoreksiya nevroza hastaları aşırı zayıflama sonucunda kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, kemik erimesi gibi komplikasyonlar yaşayabilirler. Bulimia nevroza hastaları ise kusma sonucunda diş çürümesi, mide kanaması, elektrolit dengesizliği gibi sorunlarla karşılaşabilirler. Tıkınırcasına yeme bozukluğu hastaları ise obeziteye bağlı olarak diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı gibi riskler taşırlar.
Lise öğrencilerinde PTSD yaşayan öğrencilerde suçluluk duygusu
Lise öğrencileri, yaşamlarında travmatik olaylarla karşılaşabilirler. Bu olaylar, aile içi şiddet, cinsel saldırı, doğal afet, kaza veya sevilen birinin kaybı gibi yaşamı tehdit edici olabilir. Bu tür olaylar sonrasında bazı öğrenciler Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) geliştirebilirler. PTSD, travmatik olayın anılarını tekrar yaşamak, olayı hatırlatan durumlardan kaçınmak, duygusal ve fiziksel olarak uyarılmış olmak ve bilişsel ve duygusal olarak olumsuz değişimler yaşamak gibi semptomlara neden olur . PTSD'li öğrenciler ayrıca suçluluk duygusu yaşayabilirler. Suçluluk duygusu, travmatik olayın kendilerinin sorumluluğu olduğunu veya olayda yanlış bir şey yaptıklarını düşünmeleridir. Suçluluk duygusu, öğrencilerin kendilerine güvenlerini, özsaygılarını ve yaşam doyumlarını azaltabilir. Ayrıca depresyon, anksiyete, intihar düşünceleri ve madde kullanımı gibi diğer psikolojik sorunlara da yol açabilir .
PTSD yaşayan lise öğrencilerinde depresyon:
Lise öğrencileri arasında depresyon yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Depresyon, uzun süreli üzüntü, ilgi kaybı, umutsuzluk, değersizlik hissi, uyku ve iştah bozuklukları gibi belirtilerle tanımlanır. Depresyonun birçok nedeni olabilir, ancak travmatik bir olay yaşamak depresyon riskini artırabilir. Travmatik bir olay sonrasında gelişen depresyonun arkasında psikolojik teoriler ve kavramlar vardır. Bunlardan biri bilişsel teoridir. Bilişsel teoriye göre depresyon, olumsuz düşünce kalıplarından kaynaklanır. Travmatik bir olay yaşayan öğrenciler kendilerini, dünyayı ve geleceği olumsuz olarak değerlendirebilirler. Bu da onların depresif duygu ve davranışlar sergilemelerine neden olabilir. Bir diğer teori ise biyolojik teoridir. Biyolojik teoriye göre depresyon, beyindeki kimyasal dengesizlikten kaynaklanır. Travmatik bir olay yaşayan öğrencilerin beyinlerindeki serotonin ve noradrenalin gibi nörotransmiterler azalabilir. Bu da onların ruh halini ve motivasyonunu etkileyebilir.
Travma Sonrası Stres Bozuklukları Olan Öğrenciler ve Öğrenim Hayatı
Travma Sonrası Stres Bozuklukları , travmatik bir olaya maruz kalan veya tanık olan kişilerde ortaya çıkan bir psikolojik rahatsızlıktır. Travmatik olaylar arasında savaş, şiddet, taciz, kazalar, doğal afetler veya kayıplar sayılabilir. PTSD belirtileri arasında aşırı kaygı, kabuslar, uyku bozuklukları, depresyon, öfke, suçluluk, yalnızlık veya sosyal izolasyon bulunur. Bu belirtiler kişinin günlük yaşamını ve işlevselliğini olumsuz etkileyebilir.
Öğrenciler travmatik olaylara maruz kalabilir veya tanık olabilirler. Bu durumda öğrenim hayatları da ciddi şekilde etkilenebilir. Örneğin, Travma Sonrası Stres Bozuklukları olan bir lise öğrencisi derslere odaklanmakta zorlanabilir, sınav kaygısı yaşayabilir, akademik başarısında düşüş gözlenebilir veya okula devamsızlık yapabilir. Ayrıca arkadaşlarıyla ilişkileri bozulabilir, kendine güveni azalabilir veya geleceğe yönelik umutsuzluk duyabilir.
PTSD'li lise öğrencilerine yardımcı olmak için neler yapılabilir?
Öncelikle bu öğrencilerin psikolojik destek alması gerekmektedir. Okul psikolojik danışmanları veya dışarıdan uzmanlar tarafından bireysel veya grup terapisi uygulanabilir. Terapi sürecinde öğrencilerin travmatik olayla yüzleşmeleri, duygularını ifade etmeleri ve baş etme stratejileri geliştirmeleri sağlanabilir. Ayrıca ailelerin de bu süreçte bilgilendirilmesi ve desteklenmesi önemlidir.
Bunun yanında okul yönetimi ve öğretmenler de PTSD'li lise öğrencilerine destek olabilirler. Örneğin, bu öğrencilere uygun bir eğitim ortamı sağlanabilir, akademik beklentiler esnetilebilir, ekstra zaman veya kaynak verilebilir veya alternatif değerlendirme yöntemleri kullanılabilir. Ayrıca bu öğrencilerin sınıf içinde veya dışında zorbalığa uğramaması için gerekli önlemler alınabilir ve arkadaşlık ilişkilerinin geliştirilmesi için fırsatlar yaratılabilir.
Sonuç olarak, PTSD lise öğrencilerinin öğrenim hayatını ciddi şekilde etkileyebilen bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu öğrencilere psikolojik destek sağlanması ve okul ortamının uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Böylece bu öğrencilerin akademik başarılarını arttırmaları ve sağlıklı bir şekilde gelişmeleri mümkün olabilir.